Değişen birçok çevresel etmene ve belirsizliklere rağmen nesiller boyu varlığını sürdüren aile şirketleri; dünyadaki en eski ve en yaygın varlık türlerinden biridir. Tüm şirketler gibi aile şirketleri de örgütsel süreçlerinde mükemmelliği yakalamak için yaşam döngüsünün her evresinde çabalar durur. Aile şirketleri, yeni değer oluşturma ve süreçlerinde yenilikler yaparak yeniliğe katkı sunan faaliyetleri arttırma ve değeri yok eden örgütsel faaliyetleri ise azaltma hususunda diğer şirketlere kıyasla daha ayrıcalıklı yeteneklere sahiptirler. Aile işletmeleri geleneksel işletme faaliyetleri ve güncelliğini yitirmiş uygulamalardan kaçınmakta diğer şirketlerden daha hızlı reaksiyon göstermektedirler.
Başarılı birçok aile şirketi, ana sektörlerinde işletme faaliyet alanlarındaki büyüme fırsatlarını değerlendirdikten sonra, farklı sektörlere geçiş yaparak faaliyet alanlarını çeşitlendirir ve yeni giriş yaptıkları bu sektörlerde bulunan yeni büyüme fırsatlarından istifade etmeye başlamaktadırlar. Başarılı bazı aile şirketleri ise bulundukları sektörde piyasanın artık doyuma ulaştığını ve rekabet avantajının piyasada var olan birçok rakipten dolayı azaldığını gözlemleyerek; ya hali hazırda o sektörde yürüttükleri işletme faaliyetlerini azaltma kararı vermekte ya da varlıklarını ve kısıtlı kaynaklarını en verimli şekilde yeniden en verimli şekilde nasıl dağıtabileceklerinin yeni yollarını aramaya başlamaktadırlar. Tüm bu işletme stratejileri aile şirketlerinin diğer şirketlerden görece daha başarılı olmasının temelini oluşturan ayrıcalıklı yetenekleridir.
Aile işletmelerinde karar verilen işletme stratejilerinin başarıya ulaşmada diğer işletmelerden daha önde olmalarının sebebi ise aile işletmelerinde uzun vadeli bağdaştırıcıların yani karar vericiler ve yöneticilerin genellikle şirket sahiplerinden seçilmesidir. Bağdaştırıcı ve karar verici olarak şirketin hissedarı yani ortağı olan kişiler yüklenilen riskli kararda sonucun olumlu ya da olumsuz olması durumunda; kararların sonucundan doğrudan etkilenecek en öncelikli kişilerdir; dolayısıyla aile şirketlerinde alınan kararlar ve işletme stratejileri diğer şirketlere kıyasla daha yüksek hassasiyetle planlanmaktadır. Aile işletmelerinin çevrede oluşan ani değişimlere diğer şirketlerden daha duyarlı olması, belirsizliklerle ve sorunlarla mücadele ederken daha etkin ve gerçekçi karar mekanizmaları geliştirebilmeleri yine bu doğrudan ilişkilendirmeyle açıklanabilmektedir.
Aile şirketlerinde diğer şirketlerde bulunmayan şey, karar vericilerin sahip olduğu Güçlü Sahiplik Zihniyetidir. Başarıya ulaşmış aile şirketlerinde bir şirket sahibinin zihniyeti ve vizyonu, örgütsel uyum, süreçleri optimize etme, örgütsel mükemmellik ve sahibin değerlerine uygun fayda oluşturan finansal, sosyal vb. çeşitli işletme faaliyetlerinin sürdürülmesi gibi öncelikleri teşvik etmektedir.
Dünya genelinde işletmelerin %85’i ailelere ait şirketlerdir ve bu şirketlerin geneli sahipleri olan aileler tarafından yönetilmektedir. Aile şirketlerinin GSYİH’daki payı %75’e yakındır ve bu şirketler ekonomiye aynı oranda katkı sunmaktadır. Dolayısıyla, dünya genelinde özel sektörde istihdamın yaklaşık %80’inine katkı sağlayan aile şirketlerinin hayatını devam ettirebilmesi ve işletme faaliyetlerindeki başarısının sürdürülebilir olması, ekonomiler açısından büyük önem taşımaktadır.
Etkili hisse paylaşımı, kurumsal yapının oluşturularak görev tanımlarının net bir biçimde planlaması aile işletmelerinin başarıya ulaştıran olmazsa olmaz uygulamalardır. Aynı zamanda aile işletmeleri rekabet avantajı elde etmek için yenilik geliştirmeye ve süreçlerini yenilemeye önem vermelidir. Aile şirketlerinin nesilden nesile devamlılığını sağlayan en önemli iki etmen; söz konusu aile işletme süreçlerinde yeniliğe önem vermek yani; yenilikleri takip etmek ve kurumsal yapıyı etkin biçimde oluşturmaktır.
Aile üyelerinin işletmenin yönetiminde bulunması durumunda, aile şirketlerinde yeniliklere eğilim artmaktadır. Yapılan birçok önemli araştırma aile işletmelerinde sahipler yani hissedarlar karar verme süreçlerine dahil olduğunda; o şirketlerin yeniliklere açık hale geldiğini ve yenilikleri süreçlerine adapte eden aile şirketlerinde ise geliştirilen yenilikler sonucu rakip işletmelere karşı rekabet avantajı kazanılarak şirket başarısının kolaylıkla yakalandığını göstermektedir. Özetle, aile işletmelerinin devamlılığını sağlamak isteyen kişiler yenilik geliştirmeye ve şirket sahiplerinin olabildiğince karar mekanizmalarına dahil edilmesine önem vermelidir.